Çiçeklerin açmaya başladığı cıvıl cıvıl bir İlkbahar günüydü. İbrahim’e bahar sanki hiç gelmemişti sadece yatak durmak istiyordu.
Eşi Betül Hanım bu durumda rahatsız oluyordu. Emekli oldun artık yataktan da çıkmamaya başladın. Önceden bir hafta sonumuz vardı. Ormanlık yerlere gezmeye giderdik insanı beklenti içerisinde bırakıyorsun…
İbrahim ise aslında içten içe bu durumdan rahatsız olduğunu ama içinden gezmek gelmediği gibi yemek yemek dahi gelmiyordu. Aslında İbrahim ne bulsa yer tatlı tuzlu ayırt etmez. Yemekten kalkar, çayı yanına bir şeyler isteyen, yatarken buzdolabından ufak tefek bir şeyler yiyen hatta açlığa dayanamadığı için oruçlarını da aksatırdı.
Betül Hanım yemeklerimi de artık yemiyorsun iyice zayıfladın Bey istersen bir doktora gözükelim diye hayıflanır…
Yine bir gün göğsünü tutarak marketten gelen İbrahim hemen içeri girer ve öylece kanepeye uzanır. Hanımm… bana bir şeyler oluyor hemen ambulansı ararlar ve kalp krizi nedeni ile tedaviye alınır.
Oysa hastalığı çok ilerlemişti. Doktorunun dediğine göre tıkalı damarları çok fazla olduğu ve acil ameliyat edilmesi gerektiğini söyledi.
Betül Hanım nasıl olur doktor bey kocamın hiçbir şeyi yoktu. Birkaç gündür biraz halsiz ama üşüt falan sanmıştık kalbinde taş gibiydi eşimin der…
Oysa hayatta hiç bir şey birden bire olmaz. Yaşadığımız tüm olayların bir sebep-sonuç ilişkisi vardır…
Doktor ise Betül Hanım’a hastalık bizim oluşturduğumuz sebeplerin yani yiyip içtiklerimizin sonucunda oluşur. O yüzden İbrahim Bey kalbini aşırı miktarda yormuş ve damarlarında tıkanıklığa neden olmuştur der…
Yorum Gönder
Teşekkürler