KALDIRIM TAŞI…

 

Kimi, arabasının tekerinin arkasına koydu, arabası yokuşta kaymasın diye…

Kimi, söktü yerden fırlattı mağazaya doğru, vitrin camı kırılsın diye…

Kimi, bastı geçti ne olduğuna dikkat etmedi hatta görmedi bile…

Kimisi takıldı düştü, sinirle aldı fırlattı sanki suç taştaymış diye…

Kimisi oturdu soluklandı, yorgunluğu azalıp yoluna devam edebilsin diye…

Kimisi döktü çöpünü üstüne, sonra dönüp arkasına bakmadı bile…

 

Bazen boyandı farklı farklı renklere…

Zamanla soldu boyası, döndü rengi özüne…

Bazen ayakkabı temizleyicisi oldu, 

Silindi, ayakkabıların çamurları üzerine…

Bazen de çocukların oyununa zemin oldu, 

Çizildi, seksek oyunu deseni üzerine…

Bazen, tartışıldı kavgalar edildi üzerinde,

Sinirle, sertçe yere vurulan ayakkabı topuğunun, darbesine maruz kaldı…

Bazen de koşarken takılıp düşen çocuğu, bir süre üzerinde misafir etti…

 

Alınan acı haber sonrası, bazen diz çökülen yer oldu…

Bazen de mutluluk göz yaşlarının, yerdeki son durağı oldu…

 

Bazen, pazar tezgahının ayağın altında denge taşı oldu…

Bazen de futbol maçı oynayan çocukların kale direği oldu…

 

Bazen köpekten kaçan bir kedinin, uğrak yeri oldu…

Bazen de bir köpeğin, üzerinde sabahladığı evi oldu…

Ne en ufak bir serzeniş, ne de şikayeti vardı…

Onun varlığı, amacına uygun bir yaşamdı…

Kaldırım taşını, farklı amaçlarda kullanan insandı…

Ve amacı bazen iyiye değilken, bazen de hayırdaydı…

Post a Comment

Teşekkürler