Her hafta olduğu gibi saat 21:45 de futbol sahasının dışında bekliyorduk. Önceki grubun maçı bitene kadar ısınma hareketleri yapıyorduk. Zil çaldı ve içeri girdik, ardından oyun başladı. Yarım saat çok güzel oynadık karşılıklı goller ve ara ara üstünlükler oldu. Sonra birden fark açılmaya başladı. Bir, iki, üç, dört, sonunda beş oldu.
Fark arttıkça ve maç bitiş süresi yaklaştıkça heyecan, duygular ve bağrışmalar artmaya başladı. “Faaauullll!”, “ Ver topu!”, “Nasıl gol değil?!”, “Şuuttt ve aut..”
Defalarca orada gol atmış olmama rağmen, artık gol atamıyor ve kendimi beceriksiz gibi hissediyordum. Daha önce gol atabilen ben şimdi atamıyordum.
İnsan, baskısı arttığında düşüncesi zayıflayan bir canlıdır. Düşüncesi zayıfladığında da duygusu ile karar verir...
İnsan mantıksal düşününce “yeter ki takımımız kazansın paslı oynayalım” derken, duygusal düşününce “golleri benim atmam lazım, insanlar beni konuşsun” deyip bencilce oynamaya başlıyor.
O bencillikte ve o yoğun duyguda da ayaklarımız istediğimiz tepkiyi veremiyor ve sonuç şut ve aut…
Tıpkı halısahada attığım goller gibi iş hayatımda, aile
hayatımda ve tüm ilişkilerimde; şut çekiyorum… Kimi zaman gol kimi zaman aut oluyor.
Bu ikisinin arasındaki fark olaya ne kadar duygusal veya ne kadar mantıksal bakıyorum; bana keyif veriyor mu, bana faydası var mı?
Peki ben duygumu
nasıl yöneteceğim? Mantığımı nasıl yöneteceğim? Daha fazlası için Kim Kimdir
Semineri
baskı artınca düşünce zayıflar. elinize sağlık
YanıtlaSilEn güzel yerde bitirmişsiniz :) kaleminize sağlık
YanıtlaSilDuyguyu kontrol edemeyince isteklerimiz başımıza bir bela oluyor.
YanıtlaSilYorum Gönder
Teşekkürler