JAPON YAPIŞTIRICI

Her insan hayatı boyunca çok etkilendiği, unutamayacağı anılar biriktirir. Bazen öyle şeyler yaşanır ki anlatılması zor,anlaşılması ise daha da zordur. Çünkü görünenin arkasında bakıldığı halde görünmeyen, duyulduğu halde işitilmeyen sırlar vardır. 

İşte bu nedenledir birileri için kırılma noktası olan bir olayın başka birileri tarafından alay edilerek kırıcı olması.



Bu da öyle bir öykü işte; 

Anlaşılması zor,

Anlatması ise daha zor,

Bir o yana bir bu yana savrularak geçip giden bir yaşantı içerisinde yıllar yılları kovalıyor ve zaman tükenip gidiyor.

İnsan bu ya; 

Mutluluğu ve huzuru bazen bir evde, bazen bir arabada, bazen ise bir kadın ya da bir erkekte...

Bazen...

Ne kadar da çok "bazen" lerimiz var :)

Hâlbuki bazı köşe başlarında, dönemeçlerde karşısına uyarı ikaz tabelaları da çıkmışken

Bu değil... Bu değil... Bu da değil... 

Aradığın, ihtiyacın olan bunlar değil.

Fakat o kadar hızlı gidiyor ki insan, okuyamıyor uyarıyı. Hatta çoğu zaman o tabelayı bile görmüyor.

Ahh işte insan... 

Biraz yavaşlayabilse...

 


Öykümüz de böyle koşturmaca içerisinde farkında olmadan geçip giden bir dönemde fark edilen küçük ama önemli bir detayı anlatıyor.

Bir pazar günü sabahı saat 06:00 - 06:30 suları. 

Kamil, kendisi ve çevresindeki insanlar için belki de yapabileceği en faydalı şeyi yapıyor. 

Öğreniyor...

O gün de sabah erkenden eğitim seminerin yolunu tutmuştu bile. 

Tam arabadan inip konferans salonuna geçeceklerken yanındaki arkadaşına bir telefon gelir. 

"Japon yapıştırıcı lazım" 

O saatte!

 

Sanki insanlar çantasında Japon yapıştırıcısı bulundururmuş gibi. El kremi değil ki bu...

Arkadaşı biraz şaşkın biraz da tepkili bir şekilde;

Bu saatte Japon yapıştırıcısını nereden bulayım der.

Aslında çok doğru bir şey söylemiştir. Pazar günü o saatte bir kırtasiye dükkanınız yoksa nereden bulabilirsiniz ki... O anda paranın satın alamayacağı bir şey bu.

Kamil arkadaşının bu konuşmasına şahit olur ve biraz da şaşkınlıkla

Ne lazım? diye sorar.

Japon yapıştırıcı...

Arabasının bagajını açar ve bir poşet çıkarır. Poşeti arkadaşına doğru uzatır ve hangisinden istiyorsun diye sorar.

 

 

Ne demek hangisinden?

Öyle ya... 

Az önce nerden bulurum derken. Şimdi hangisinden istiyorsun diyor birisi. 

Arkadaşı da şaşkın...

Bir poşet dolusu 3-4 farklı modelde yapıştırıcı var. 

Bu nasıl olabilir. 

Dün sabah olsa yoktu. Bir arkadaşı numune olarak vermişti akşam. 

Sonraki gün olsa yine yok. 

Tam o anda ihtiyaç var ve tam o anda var.

Şimdi akıllardaki soru şu;

Buna ihtiyacı olan insan bu hayatta nasıl ihtiyaçlar karşılamış ki o saatte olması imkânsız gibi görünen şeyde bile alternatifleriyle ikramlanmış.

İşte bunu anlatmak zor.

Anlaşılması daha zor...

Sonra Kamil’in aklında başka bir soru;

 

Ben bu öykünün neresindeyim...

3 Yorumlar

Teşekkürler

  1. Hayat mucizelerle dolu ve ikramlı:)

    YanıtlaSil
  2. İnsan ve yapıp ettikleri, geriye başka ne kalıyor ki...

    YanıtlaSil
  3. Ödenen bedeller ve hak edişler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler