İnsanoğlu yaşamını çok uzun sandı,
An hiç bitmeyecek gibi gelmesinden…
Mezardakileri hiç yaşamamış gibi sandı,
Onları yaşarken görmediğinden…
Tıpkı o mezardakilerin sandığından…
Her şey hızlı gider, andayken yavaş zanneder insan…
Yaş başa gelince, yaşam daha çok anlam kazanır,
O zaman yaşlar dökülür gözden.
Bazen mutluluk göz yaşları, doğru yaşanmışlıklardan
dolayı,
Huzurlu geçen yaşlar için.
Bazen üzgünlük göz yaşları, yanlış yaşanmışlıklardan
dolayı,
Pişmanlıkla geçen yaşlar için.
En çok da insanı “Hüsran” yıpratır.
Yapıp ettiklerinin boşa çıkmasıdır hüsran…
Kimisi çocuğuna yıllarını verir,
Kendi hayatından çalar onun hayatında başrol olmak
için…
Kimisi krediye yıllarını verir,
Sabredemediği ev ve araba için…
Kimisi para kazanmaya yıllarını verir,
Asla oturamayacağı 2. yazlık için…
En çetin düşmanın stilidir “Oyalamak”…
Eve dönmek için çıkılan yolda,
Yoldaki kasabalarda takılı kalmak.
Yola odaklanmaktansa, yoldakilerle uğraşmak…
Geldik ve gidiyoruz…
Herkes gibi…
Ve mesele gitmemek değildi hiçbir zaman,
Doğru şekilde gitmekti, gitmemenin seçenek
olmadığından.
Bir vakit sakince bir kenara çekilip düşünmeli
insan:
Neredeyim ve anda yaptıklarımla nereye gidiyorum?
Bir sorudur insanın canını acıtan,
Ama sonraki pişmanlıklardan kurtaran…
Geldik ve gidiyoruz…
Herkes gibi…
Nelere pişmansak bu hayatta aslında bu bizim kişiliğimizinde ip uçlarını verir
YanıtlaSileline sağlık. zaman daralıyor
YanıtlaSilBelkide gittik haberimiz yok..
YanıtlaSilYola uyumlu ise yolcu, yolda giderken tadı da çıkar...
YanıtlaSilAcıtsa da zaman zaman, bazen şu gibi akar bazen de gitmez önünü tıkar...
Takılırsa insan küsüratlara, yekünü şaşırır hayattan bıkar...
İnanmışsa eğer gerçeğe insan, engel tanımaz, duvarları yakar ve yıkar...
Yorum Gönder
Teşekkürler