DENEYİM Mİ? YAŞANMIŞLIK MI?

Yoğun trafikte ilerlerken eşinin bir şeye dikkat kesildiğini fark etti. Gözlerini biraz kısmış, bir arabanın göstergelerine bakıyor, bir vites tarafına bakıyordu. Sonra hafif yan dönüp bir şey dinliyor gibi yapıyordu. Arada bir de elleri ile arabanın torpidosunu yokluyordu. Bir şeyler ters gidiyordu ama ne?

-         Ne oldu bir problem mi var?

Demeden önce biraz daha gözlemlemek istedi. Bu esnada eşi:

-         Yahu nereden geliyor bu ses? dedi biraz meraklı biraz kızgın bir ses tonuyla.

-         Arabadan bir ses geliyor, gaza basınca artıyor…

Biraz da kendi kendine konuşur gibi devam etti:

-       20 yıllık şoförüm ama nereden geldiğini kestiremedim. Aslında tak diye bulurdum. Yapmadığım şey de değil haa. Kaç defa böyle bir ses geldiğinde yerini tespit edip çözdüm. Ama şimdi bulamıyorum. Arabanın altını da kontrol ettim yok, yok. Böyle olmayacak, gösterelim bir ustaya, dedi.

Biraz daha ilerledikten sonra sanayi gibi bir yere gelmişlerdi. Dar sanayi sokaklarından geçip bir dükkan önüne park etti. Bu ustayı hatırlamıştı. Eşi ara ara bahsederdi. Hakkı Ustaydı bu. Araba ile ilgili bir sıkıntı olduğunda ilk kapısını çaldığı kişiydi. “Yardımsever, iyi kalpli, paragöz olmayan birisi…” diye anlatırdı eşi. 60-65 yaşlarında, esmer yüzü beyaz sakalla kaplı, beyaz saçlı, bilge bir adama benziyordu.

Hakkı Usta arabaya bindi, çalıştırdı, gaz verdi, dinledi. Sonra kaputu açıp dinledi. Sonra arabayı kaldırıp altına baktı. Neden sonra da umutsuzca ellerini yana açıp arızayı bulamadığını söyledi. Bu durumdan çok mutsuz olmuştu. Bir o kadar da şaşkındı:

-          “50 yıldır bu işin içindeyim, hayret!” deyiverdi.

Tam dükkandan ayrılmak üzere arabaya doğru yönelmişlerken, “Usta” diye bir ses duydular. Bu ses 30'lu yaşlarında görünen kalfadan geliyordu. Eli yüzü yağ içindeydi ama gözleri ışıl ışıldı.

-          “Usta bu ses motor bağlantı kulakçığından geliyor olmasın?” dedi.

Ustanın yüzünde “Acaba, olabilir mi ki” der gibi bir ifade belirdi. “Arabayı kaldır bakayım.” dedi. Arabayı tekrar kaldırdılar. Ustayla beraber kalfası da arabanın altına girdi. Çıktıklarında usta şaşkın, kalfanın yüzünde ise hafif tebessüm, hafif gurur, biraz da mahcubiyet vardı.

-          “Nasıl bildin oğlum bunu” diye sordu usta.

Kalfanın cevabı tek kelime idi:

-         Deneyim

Usta tekrar sorar gibi baktı. Ben de “Nasıl yani, adam 50 yıldan bahsediyor.” diye düşünürken eminim ustanın da eşimin de aklından aynı şey geçiyordu. Kalfa devam etti:

-          Deneyim usta… Önceki çalıştığım yerde bu araçlarla çok uğraştım…

Kalfa haklıydı. Gerçekten de öyle değil mi? Deneyim farklı bir şey, yaşanmışlık farklı bir şeydir. Yaşanmışlık zamanla alakalı iken deneyim problem çözme yeteneği ile alakalıdır. Bizim kalfa da deneyimi ile problemi tespit edebilmişti. Çünkü o konuda çalışmış, çabalamış ve problem çözme marifetine sahip olmuştu. Deneyim kolay elde edilebilecek bir şey de değildi üstelik. O konuya zaman ayırmak, uğraş vermek bir adımdı sadece. Sonunda başarıyı da başarısızlığı da görmek ve bundan bir sonuç çıkarmak en önemli kısmıydı. Bunu yapmadan bir yerde, bir konuda uzun süre çalışmak kişiyi deneyimli yapmıyordu. Sadece ve sadece uzun süre çalışmış biri yapıyordu. Uzun yaşayana da deneyimli değil, yaşlı dendiği gibi...

2 Yorumlar

Teşekkürler

Yorum Gönder

Teşekkürler