BAŞLAMAK BİTİRMENİN YARISI MI?


Çimlerin üzerindeki su damlacıklarını gördüğünde benzer şekildeki birçok yakın çekim fotoğraf aklına geldi. Hep görürdü bu fotoğrafları ama gerçeğini ne zamandır görmüyordu. Kocaman bir su damlası ince bir ot dalından aşağı kaymak üzere. Ve o kocaman su damlası ayna gibi yeşilliği yansıtıyor. Gerçekten ne güzel bir an, ne güzel bir fotoğraf karesi. “Ama artık yeşile olduğu kadar, sabahın erken saatlerindeki yeşillik üzerindeki su damlacıklarını görmeye de hasret kaldık” diye kendi kendine söylenerek koşmaya devam etti. Kolundaki saat kaç kilometre koştuğunun yanında, kalp ritminden, koşu temposuna, tükettiği kaloriden, hız grafiklerine kadar onlarca parametre ölçüyor, bunu telefonuna gönderiyor, kayıt tutuyor, kalp sağlığı için yarın ne kadar koşması gerektiğini hesaplıyordu. Ama ertesi gün sabah yine erken kalkıp yine koşmaya çıkması için motivasyonu sağlamakta yetersiz kalıyordu.

Bacaklarındaki dayanılmaz ağrıya bir de mide krampı eklendiğinde birden durdu. Yere yığılacak gibiydi, kendini son bir hamleyle hemen yakındaki banka attı. Tam da arkadaşının koştuğu mesafeye yaklaşmıştı. Şimdi arabaya yürüyecek dermanı bile yoktu. “Galiba ilk gün için biraz fazla oldu” diye söylenerek arabaya doğru kısa ve yorgun adımlarla yürümeye başladı. O gün pek bir şey anlamadı ama ertesi gün sabah yataktan kalkamadı. Sanki bacaklarını kırmışlar ve üzerine beton atmışlardı.

Ertesi gün ve sonraki gün de aynı şekilde devam etti. Gün içinde bacakları olduğunu ona hatırlatan ağrıları vardı. Derken aradan bir hafta geçmiş, yorgunluktan sabahları zaten zor kalktığından koşuya devam edememişti. Nihayetinde iki üç yılda bir olduğu gibi başladığı spor ilk günde son bulmuştu.

Basite disiplin kavramını duyduğunda sporla ilgili deneyimleri bir film şeridi gibi gözünün önünden akıp geçti. Neredeyse Arşimet gibi “buldum buldum” diye sokakta koşacaktı. Evet ya, tüm spora başlama serüvenlerinde hata yapmıştı.

Birinde arkadaşı sahilde koşuyor diye evinden 10 km uzaktaki sahile gitmeye kalkmıştı.

Birinde spor salonuna yazılmıştı ve spor hocası onu vücut çalışmaya zorluyordu.

Birinde koşuya başlamak için aylarca dijital kol saati araştırmış ama bir türlü alamadığı için başlayamamıştı.

Ve en sonundaki tecrübesi de aşırı yorgunlukla son bulmuştu.

“Buldum, benim spor maceramın ilacı; basite disiplinmiş. Yani küçük küçük başlayıp, başladığı küçüğü iyi yapıp, adım adım ilerlemek” diye anlattı.

“Burada önemli olan küçük başlamak, küçüğü önemsemek. Ve en baştaki küçük hareketlerin aslında bütünün mayası olduğunu bilmek” diye devam etti.

İncecik çim yaprağı üzerindeki kocaman su damlasını gördüğünde gülümsedi. Tam fotoğraflık diye aklından geçirdi. Ama bu fikir aklından geçen daha önemli bir konuya yol verdi. Neredeyse bir yıldır koşuyor ve spor yapıyordu. İlk gün geldi aklına. Yine çimler üzerinde su damlaları görmüş, birine çok yakından bakmış ve damla üzerinde kendi aksini görmüştü. Burası evinin bahçesi idi. O gün yine erken kalkmıştı ama uzaklara gitmek yerine evin bahçesini, uzun uzun spor yapmak yerine sadece bahçede kısa bir yürüyüşü tercih etmişti. Ertesi gün yine yürüyüş yapmış, ertesi gün yine. Bir süre sonra yürüyüş süresini uzatmış, bir süre sonra koşmaya başlamış, bir süre sonra da spor eklemişti. Bu deneyimi anlatırken birden duraksadı ve “En önemlisi neydi biliyor musun?” dedi. “Akşam erken yatmaktı. Çünkü basite disiplinin en önemli ayağı sakınmaktı”.

3 Yorumlar

Teşekkürler

  1. “küçük başlamak, küçüğü önemsemek. Ve en baştaki küçük hareketlerin aslında bütünün mayası olduğunu bilmek” kesinlikşe katılıyorum

    YanıtlaSil
  2. az az ama sürekli. çaktırmadan:)

    YanıtlaSil
  3. şeytan insanı faydalı şeyden alıkoyamadığı zaman aşırılığa gitmesi için arkasından iter.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler