İÇ SESİMİN KİŞİLİK ANALİZLERİ-II

Büyük bir organizasyonda, otelin konferans salonunda oturup, kahvemi yudumlarken, hem vakit geçirmek hem de biraz eğlenmek için kapıdan giren davetlileri analiz ediyordum:

Organizasyonun gergin ev sahibi, yanında biraz daha rahat, bay hallederiz. Sonra hareketli, aceleci, telaşlı abi, hiç durmadan konuşan teyze ve hiç konuşmayan kocası…Baştan aşağı düzen ve disiplin kokan beyefendi ve etrafa ışık saçan neşeli kadın, garsonlar, şef garson ve daha niceleri…

İnsanlar ne kadar farklı…

Sadece görünüşleri değil, düşünceleri, hisleri, sözleri, bakışları…

Az önce epey eğlendim, ama yorulmadım da değil ha, bir de insanlar yorucu sanırım.

Neyse bir kahve daha alıp sunumların yapılacağı salona geçeyim.

Şöyle arkalara oturayım da herkesi daha kolay göreyim. Zaten salon da doluyor. İnsanlar yerlerine oturuyor. Derken sahnede birisi. Bu analiz tam benlik. Hareketlere bak :) Sanırsın bütün bu organizasyonu o yaptı, herkes onu izlemek için geldi. Çok iş yapan, her şeyi yöneten, her şeyi bilen bir role bürünmüş. Ve bir garson yanaştı adama şimdi, bir şeyler soruyor. Garsona kulağını verdi, gözler ufukta, kafa bir aşağı bir yukarı tasdikler gibi dinleme modunda. Garsonun sözü bitince kendinden son derece emin bir şekilde “tamam, hallederiz, bizim halledemeyeceğimiz şey mi var, seni son derece iyi anladım, hatta benden iyi kimse anlayamaz, şimdi yıkıl karşımdan” der gibi bir ifadeyle garsonu salıverdi. Ama şimdi yanına gelen beyefendi karşısında bir o kadar ezildi, büzüldü, iki büklüm oldu ve mikrofonu teslim etti. Bir dakika içinde iki farklı kişilik. Kendisinden küçük gördüğü birisine karşı ayaklı ego, büyük gördüğü birisine karşı ise sefil ve mazlum…Ne gariptir insanoğlu, zalimini de kendi belirliyor. Ve ne gariptir ki sahnede bile sahnede olduğunu anlamıyor…

Daldığım derinlerden “Hoş geldiniz” sedasıyla çıkıyorum. Evet işte o neşeli, hareketli ve renkli hanımefendi. “Başlangıç için doğru tercih” demeden edemedim. O nasıl bir “Hoş geldiniz”, bu ses bu kadından mı çıktı :) Herkesi uyandırdı, insanlar “Bu deli de kim” der gibi sahneye çevirdi gözlerini. Ama sahneye bakmalarıyla, sahnedeki kişinin o kadar da deli olmadığını anlamaları bir oldu. Kısa bir açılış konuşmasından sonra bir de fıkra patlattı. Şimdi herkes oyunda, şimdi herkes pür dikkat. Adeta sahnede kelebekler gibi dans ediyor. Bir o tarafta bir bu tarafta. Sahnenin bir köşesine geldiğinde orada biraz durup tam karşı köşeye bakıyor. Tam etkileyici bir sunum derken bir başkasını anons etti ve sahneden bir anda kayboldu. Uzun zamandır böyle başarılı bir sunum görmemiştim. Hemen programa baktım. Neyse ki ilerleyen saatlerde daha uzun bir sunum daha yapacakmış. Sevindim. Çünkü ondan öğreneceklerim var…

Şimdi sahneye gelen adamı inceleme vakti. Ama sanırım bu adamdan da öğreneceklerim var. Başarısız bir sunum nasıl yapılır :)  

 

Devamı gelecek….

2 Yorumlar

Teşekkürler

  1. Çok güzel bir yazı olmuş 👏

    YanıtlaSil
  2. İnsanı tanıdığında, neyi nasıl ve neden yaptığını bildiğinde analiz etmek kolaylaşıyor. Ama bunu boş vakti değerlendirmek için mı yapmalı? Tabi ki hayır. İnsanı tanırsan ilişkilerini yönetir sin. Strateji okusturursun. İlişkilerde ustalık önemli 🙂

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler