ŞİDDETE KARŞI UMUT DOLU NOTALAR

 Marwa'nın öyküsü savaşın gölgesinde hayata tutunan bir çocuğun öyküsüdür...

Savaşın acı izi kalplerimizi yaralayarak derin bir etki bırakır. Marwa'nın yaşadığı ülkede her şey yolundaydı. Bir gün tüm ülke savaş hattının tam ortasında kalıvermişti. Birçok aile gibi onunki de acımasız savaş sebebiyle paramparça olmuştu. Babası vatanı için mücadele ederken hayatını kaybetmişti. Daha altı yaşındaydı. Baban şehit oldu kelimesinin bile ne anlama geldiğini bilmiyordu... 

        Savaşın altıncı ayında akrabası olarak hayatta bir tek annesi kalmıştı. Artık dede, nene, dayı, amca, hala diyebileceği kimsesi kalmamıştı. Daha altı ay önce geleceğe dair çeşit çeşit hayalleri olan binlerce kadın ve erkek hayatını kaybetmişti. Ekonomik kriz, yüksek enflasyon, açlık, susuzluk, kıtlık ve işkenceler de savaşla birlikte gelmişti.  Yakınlarına düşen bir bomba sebebiyle yangın çıkmıştı. Evleri ve sahip oldukları her şey bir saat içinde kül olmuştu. Savaş onları zorla göçe zorlamış, Marwa ve annesi Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştı... 

Bu yeni başlangıç, umut vaat etse de geride kalanlar kolayca silinemiyordu. Marwa’nın annesi savaş vahşetinin bir kurbanı olarak çok ağır şiddete maruz kalmıştı. Vücudu da ruhu da çok ağır yaralıydı. Ama o bir anneydi ve kızı Marwa’yı bu yeni yaşama hazırlamak istiyordu. Türkiye’ye geldikten 4 ay sonra gündelik temizlik işçisi olarak haftada üç gün çalışabileceği bir iş buldu. Ev sahibi eşyalara zarar vermemesi, uslu uslu oturması şartıyla Marwa’yı yanında getirmesine müsaade etmişti. Ev sahibi kadın bir piyano sanatçısıydı. Salı ve perşembe günleri çocuğuna evde piyano eğitimi veriyordu. Piyanodan gelen ses Marwa’nın çok ilgisini çekmişti. Hemen anne kızın yanına gidiyor, merakla onları izliyordu. Zamanla sık sık bir araya gelen ev sahibinin kızı Elif ve Marwa arkadaş oldular.

Marwa için hayatın geri kalanını değiştirecek bir gelişme olmuştu. Elif’in annesi salonun ortasında duran kuyruklu piyanoya dokunmasına müsaade etmişti. “Sen de öğrenmek ister misin Marwa?” diye sorduğunda Elif “Ne olur anne, Marwa’ya da öğret” diyordu. Marwa’nın müziğe olan yatkınlığını keşfedince onun için yeni yeni sayfalar açılmaya başladı.

 

14 yıl sonra Marwa piyanosuyla yaşadığı acıları ve savaşı protesto eden bir piyanist olarak dünyaya mesajlarını veriyordu. Savaşa karşı, yaşananlara karşı sessiz kalmayı reddediyordu. Onun silahı piyanosuydu. Onun yaşadığı acılar tuşlara dokundukça adeta notalara dökülüyordu. Melodiler piyanonun tellerinden yükselip gökyüzüne doğru yükseldikçe bir direnişin simgesi haline geldi. Ülkelerinden zorla çıkarılan yüz milyondan fazla insanın sesi oldu. Notalar aracılığıyla sadece kendi acısını değil tüm mağdurların çektiği ıstırabı da temsil eder hale geldi. Böylece Marwa'nın piyanosu sessiz çığlıkların bir araya gelerek büyük bir direnişe dönüştüğü bir platform oldu. Marwa'nın müziği savaş ve onun sebep olduğu acıların karşısında duran bir gösteri olarak diğer insanlara da ilham kaynağı oldu. Toplumsal olaylar karşısında insanların birlikte doğru tepki verebilmesinin ortaya koyduğu potansiyel etki görülmüş oldu.

Dünya üzerinde sosyal dalgalar, göç ve nüfus hareketleri yüksek seviyede. Bunun en büyük sebebi savaşlar ve bölgesel iç çatışmalar. Bunlar toplumsal olayları, kıtlık, şiddet, soykırım, sığınmacı sorunlarını doğuruyor. Barış için siyasi ve ekonomik çalışmalar yapılabilir. Yapay zekâ gibi yeni teknolojilerin savaşa değil barışa hizmet etmesi sağlanabilir. Bunun için hepimiz birer Marwa olabiliriz.

İyiliğin çağrısını görebilmek, ona kulak verebilmek ve onu hissedebilmek dileğiyle...

 

9 Yorumlar

Teşekkürler

  1. Yakın tarih bize nice Marva'lar yetiştirecektir umarım...

    YanıtlaSil
  2. Yürekten katılıyorum: İyiliğin çağrısını görebilmek, ona kulak verebilmek ve onu hissedebilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  3. Bizim de bilinç ile Yetişmemiz ve yetiştirmemiz gerekiyor...

    YanıtlaSil
  4. Herkes Marva olamaz ama Her birimiz kendi içimizdek Marva ları ortaya çıkarabiliriz.

    YanıtlaSil
  5. Ne mutlu elindeki imkanlar neyse o imkanlarla savaşanlara….

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir makale..o çok kıymetli son dilek için teşekkürler 🙏🏽

    YanıtlaSil
  7. İyiliğin çağrısını görebilmek masumların ve iyilerin ortak özelliği olsa gerek. Görebilen ve doğru tepkileri verebilen lerden olmak dileğiyle. Güzel bir hatırlatma oldu. Elinize sağlık teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. İyiliğin çağrısını görebilmek, ona kulak verebilmek ve onu hissedebilmek dileğiyle... Tüm insanoğlunun bu dileği samimi şekilde görmesi, duyması hissetmesi ve iyiliği başka insanlara yayması ümidiyle :)

    YanıtlaSil
  9. Mustafa Sayıcı2 Mart 2024 11:58

    En zorlu zamanlar en iyileri yetiştirir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler