Tutarlı mı?

 

Verandada oturmuş, hararetli hararetli konuşuyorlardı. Doktor olan gençliğinde çok çalışkan bir öğrenciydi. Belki bu yüzden konuşması da didaktik geliyordu ona. Adeta giriş, gelişme ve sonuç tarzında konuşuyordu. Ezber cümleler, alışılmış kalıplar.. diye düşünüyordu. Yeni olan ne vardı ki konuşmasında? Ya da olacak mıydı? Kendi sahası ile ilgili birşeyler söylerken daha dikkatli dinliyordu onu. Ama o kadar.. Hayata dair birşey derken pek de dinlemiyordu. Ne o, ne de etrafındaki başka biri ilgisini çekecek birşey biliyor olamazdı. Zaten uzın zamandır tanış oldukları için bir sonraki cümlelerini neredeyse tahmin edebiliyordu.

Konu bir ara onun da dahil olabileceği bir yere gelmişti. Sırasını bekleyen bir yarış atı gibi fırladı. Ardı ardına cümlelerini kurmaya başlamıştı. Bolca kitap okuduğundan farklı örneklerle, metaforlarla zenginleştiriyordu konuşmasını. Derken o soru geldi: "peki, bu söylediğin tutarlı mı? "

O da ne demekti? Tutarlılık.. "Na..Nasıl yani? " diye soruverdi anlattığı şeyi bir kenara bırakarak.

"Yani" dedi genç doktor, "bu söylediğin madem ki hayatın gerçeği ya da en azından savunduğun bu, o zaman tutarlı da olmalı. Yani herkes için geçerli olmalı. Sadece belli bir insan kalabalığı için değil"

Sessizlik içinde dinliyordu.

"Üstelik bu zamanda değil geçmişte de gelecekte de söylediğin şey geçerli olmalı"

Muhammed Ali'yi bilenler onun rakibiyle nasıl oynadığını bilirler. Şuan kendini ringte onun karşısında hissediyordu. Kollarını iki yana salmış ve bitirici vuruş ne zaman diye bekliyor gibiydi. Seyirciler., hakem, köşedeki antrenör... Hiçbirini duymuyor, görmüyor, hissetmiyor gibiydi. Tek hissettiği az önce beklemediği yerden yediği yumruktu. Ne esaslı yumruktu ama.. Hem de hiç tatmadığı lezzette bir yumruktu bu. Daha öncekilere hiç benzemiyordu. Daha garip olanı neydi biliyor musunuz? Yumruğu atan da farkında değildi.



"Tutarlı mı? "

Yanıp sönen ikaz lambası gibi zihninde beliriyordu bu soru. Yanındakilerse konuşmaya devam etmekteydi.

"Tutarlılık da ne? " Beyni o zamana kadar belki de hiç düşünmediği bu kelimeyi dağarcığına almaya çalışıyordu. Okuduğu kitaplarda, katıldığı söyleşilerde, arkadaş ortamında hep en çok okuyan, konuşanlardan olurdu. Ama konuşmalarının, okumalarının hiç birinin ardından tutarlı olup olmadıklarını sormamıştı. Ne kendine ne başkasına... Neden kabul etmişti ki o zaman onları? Neye, kime göre?..  Sahi insanın adına gerçek dediği şeyin ölçüsü neydi? Neden birilerinin söylediğine inanasımız geliyor? Mesela adının önünde etiketi olan biri gerçeği anlatıyor mudur sizce? Hukuk profesörü örneğin gerçeği anlatıyor mudur? Kendisi farkında mıdır ya da anlattığı şeyin? Ya da bir doktor, mühendis.. Depremde yıkılma ihitmali yüksek olan yapıya izni de bir mühendis vermiyor muydu? Ya da delilleri karartabilen de bir hukukçu olamaz mıydı? Olmuyor mu? Televizyonlarda konuşanlar sadece gerçeği anlatıyor olabilir miydi? O zaman neden tartışma programları var? Gerçek eğer tek ise neden tartışıyoruz ki?.. Sorular, sorular ve sorular... Duvarında çatlak oluşan bir baraj duvarı gibiydi zihniydi. Ardı ardına geliyordu herşey. Kolay değil, tutarsızlığı satın almıştı çok kere ve şuan kendini çokça kazıklanmış hissediyordu.

"Noldu? Daldın gittin.. " Bu soru yüzüne bir kova su vurmaya yaramıştı. Ama baygınlığı geçmiş miydi? Geçecek gibi miydi? Hayır.. Nasıl mümkün olabilirdi ki? Zihni irdeleme söz konusunu olduğunda yaya kalmıştı ve birisi ona aslında ne kadar az yol aldığını göstermişti. Sessiz kalarak cevapladı onu. Bir acı tebessümle. O zamana kadar hiç sormadığı soruyu farketmiş olmanın verdiği acıyla ve kendi haline gülümsemesiyle.

Sonrasında ne mi yaptı? Sustu ve "tutarlı mı?" sorusuna yer açtı zihninde.

6 Yorumlar

Teşekkürler

  1. Tutarlı ilgi çekici bir makale olmuş

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Ne konuşuyorsak ya da ne dinliyorsak, gerçek diye söylenen ne varsa tutarlı mı bir bakmak gerek...
    O zaman bakalım ne kadar tutarlı davranıyor ne kadar tutarlı konuşuyoruz.
    Kaleminize sağlık 🪻

    YanıtlaSil
  4. Farklı ve güzel

    YanıtlaSil
  5. Kendimizi öğrenmeye kapatmaz,işin içine samimiyeti de katabilirsek tutarlılık zaten var olacaktır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Teşekkürler