İsdemir
limanından, Norfolk limanına gitmek için seyir hazırlıklarına başladı Orhan
Kaptan. Norfolk’tan kömür yükleyip
tekrar bu limana tahliye etmek için döneceklerdi. 200 metre boyu ve 62.000 ton yük taşıma kapasitesi olan gemisi
boştu ve yaklaşık 5400 mili Ocak ayında geçeceklerdi. Kış ayları sert geçen Atlantik
Okyanusu’nda boş gemi ile seyir yapmak daha fazla hırpalanmak demekti ama iyi
bir planlama ile olumsuz etkiler en aza indirilebilirdi.
Orhan
Kaptan öğle saatlerinde köprüüstünde seyir planı yapmak için çalışıyordu.
Hesabına göre gemisi batı rotasında yaklaşık
17 gün seyir yapacaktı. Bu süre zarfında gerekli olan yakıt ve su miktarını
hesapladı ve hava raporlarının analizini inceledi. Elde ettiği bilgileri
titizlikle seyir planına işliyor önemli konularda da geminin 2. Kaptanı ile
istişare ediyordu.
Seyir planlamasını yaparken, daha önce yıllarca süren gözlemlere dayanarak oluşturulmuş okyanus geçiş haritaları ve kitaplarını kendi deneyimleriyle birleştirerek kullanıyordu. Bu haritalara ilgili bölgenin geçiş rotaları ve hava durumları detaylı bir şekilde işlenmişti. Hangi ayda, hangi bölgede ve hangi yöne seyir yapacaksanız o haritayı açar ve orada daha önce kaydedilmiş hava ve deniz durumlarına bakarsınız. Böylece geminizin seyir süresince karşılaşacağı zorluklara ya da avantajlara dair bir öngörünüz oluşur. Çünkü bu verilerin tutarlılığı daha önce denenmiştir ve sonuçlar somutlaştırılarak denizcilerin kullanımına sunulmuştur.
İnsan da bir
hedefe doğru ilerlerken, daha önce o hedefe kendisiyle benzer şartlarda gitmiş başarılı
insanların izlediği rotalara bakabilir. Böylece, hedefe giden yolda karşılaşılan
zorlukların ve avantajların neler olduğu konusunda önceden tutarlı veriler
edinir. Bu da insana daha yola çıkmadan önce ne gibi önlemler alacağı konusunda
net fikirler verir. Rotası üzerinde fırtına ile karşılacağını bilen bir kaptan,
gemisini tehlikeye atmamak için henüz zaman varken en uygun sakınma rotasını
uygular. Zamanında yapılan küçük müdahaleler dahi büyük değişimlere yol açıp
kayıpları önlemekte oldukça etkili olabilir.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi de insanlara daha önce gözlemlenmiş ve tutarlılığı test
edilmiş veriler sunar. Bizler neyi
başarmak istiyorsak o konuda başarılı olmuş insanların hangi adımları nasıl
attıklarına bakabiliriz. Çünkü zihnimiz başarının tanımlanmasıyla ilgilendiği
kadar bunun nasıl yapılacağıyla da ilgilenir. Hasta olunca doktorun bize
verdiği reçetede hangi ilaçların olduğu ve nasıl kullanılacağı da yazar. Çünkü
o reçete ancak o ilaçları doğru şekilde kullanınca işe yarar.
Daha önce
tecrübe edilen bir olaydan deneyim çıkararak elde edilen yöntemi hayatımıza
uygulamaya ‘’deneyim transferi’’ diyoruz. Deneyim transferi yapmayan birisi,
bir hedefe ulaşmak için rastgele yöntemler uygulayabilir ve bu ona pahalıya mal
olabilir.
Mesela o
reçetedeki ilaçları aç karnına içmeyi denediğinde mide ağrıları ile uğraşmak
zorunda kalabilir. Ya da trafiğe
çıkmadan önce de yol ve trafik yoğunluğuna bakar ona göre hareket ederiz. Aksi
halde çalışma olan ve geçişi tıkanmış bir sokakta saatlerce beklemek zorunda
kalabiliriz.
Hayatımızda özellikle önemli kararları almadan önce ‘’bir bilenin’’ o konuda başarıya ulaşan yöntemine ya da görüşlerine bakmak bize büyük konfor sağlar. Tıpkı doğru haritaya bakmak gibi.
Unutmayalım ki herkes kendi gemisininin kaptanıdır ve doğru yöntemleri kullanarak doğru kararlar almak kaptanın sorumluluğundadır.
Hayatımızda gerek duyduğumuz deneyim mevcut , yeter ki öğrenebilen kişi olalım . .
YanıtlaSilharitalarımız doğru olması ve doğru bakmamızı umut ederim. ne güzel anlatmışsınız.. ama bir deneyim transferinin avantajı anlattığınızda kat be kat daha fazla ..
YanıtlaSilYorum Gönder
Teşekkürler